Özellikle İslami kaynaklarda yazan fetvalarda; "Kaza namazı olanlar, nafile namaz kılamazlar", "Sünnet yerine kazaya niyet ederse hem kaza kılınmış olur, hem de sünnet kılınmış olur", "Kaza namazı sünnetin yerine geçer" gibi ifadeler yer almaktadır. Bu konu için farklı yorumlar yapılmıştır. Ama biz yorum yapmadan sadece verilen fetvaları burada aktaralım ve özetleyelim.
Büyük İslam İlmihali'ne göre
Ömer Nasuhi Bilmen ilmihalde yazdığına göre vakit namazlarında sünnet namazlarının yeri ayrıdır ve bu namazların yerine kazaya niyet edilmesi iyi değildir.
"Kaza namazları ile uğraşmak, nafile namazları ile uğraşmaktan daha iyi ve daha önemlidir. Fakat farz namazların müekked olsun olmasın, sünnetleri bundan müstesnadır. Bu sünnetleri terk ederek bunların yerine kazaya niyet edilmesi daha iyi değildir. Bu sünnetlere niyet edilmesi evladır. Hatta kuşluk ve tesbih namazları gibi, haklarında nakil bulunan nafile namazlar da böyledir. Bunlara da böyle nafile olarak niyet etmek evladır. Çünkü bu sünnetler, farz namazları tamamlar, bunların yerine getirilmesi mümkün değildir. Kaza namazlarının ise, muayyen vakitleri olmadığı için onların her zaman yerine getirilmesi mümkündür." (Ömer Nasuhi Bilmen)
Diyanet Fetva Kurulu
Diyanet bir sünnet namazın kaza niyetiyle kılınamayacağını belirtmiştir. İkisinin de niyeti ayrıdır ve ayrı ayrı kılınması gerektiğini vurgulamıştır;
"Bir namaz hem kaza hem de sünnet niyetiyle kılınamaz. Kılınacak namazın ne olduğu kesin olarak tayin edilerek ona niyetlenilmesi gerekir. Hem kaza namazına, hem de vaktin sünnetine birlikte niyet edilirse bu namaz, kaza namazı olur. Hem kaza namazı hem de vaktin sünneti kılınmış olmaz." (Diyanet)
Mezhep olarak ta farklı yorumlar yapılmıştır. Hanefi mezhebi için yukarıdaki yorum geçerli iken, Şafii mezhebinde durum farklıdır. Şafilere göre kaza borcu olan sünnet namaz kılamaz.
"Hanefî mezhebine göre; kaza namazı olan kimseler farz namazların öncesi ve sonrasında kılınan sünnet namazları da kılarlar. Vaktinde kılamadıkları kaza namazlarını da ilk fırsatta kılmaya çalışırlar. Şafiî mezhebine göre; üzerinde kaza namazı borcu olan kimse, geçmiş namazlarının hepsini kaza etmeden bayram ve vitir namazı da dahil hiçbir nafile namaz kılamaz. Üzerinde kaza namazı bulunan kimsenin, bütün zamanını bu namazları kaza etmeye ayırması gerekir. Hatta uyku, evin geçimi gibi terk edilmesi güç olan önemli bir iş hariç bütün vakitlerini kazaya kalan namazlarını kılmakla geçirmesi gerektiğinden nafile ile meşgul olması caiz değildir." (Diyanet)
Özetle
İşin temel kaynağında şu var, farz namazların kazasıda farzdır. Yani öncelik bakımından kılınmamış farz namazın kazası sünnete göre daha evveldir. Ama İslam Alimleri tarafından tavsiye edilen genel görüşte, kişinin sünnet namazlarını iptal edip, kaza namazı kılmasını uygun bulunmuyor. Çünkü ikisini de kılmaya vakit ve zaman varken birini iptal etmek, birini diğerinin yerine kılmak uygun görülmemektedir. En doğru olanı eğer kaza borcu varsa onları tamamlamak ama vaktin sünnetlerini de aksatmamak.
Ayrıca kaza namazı diye bir namaz yoktur. Yani bilerek vaktin farzını terk edip ben sonra kazası kılarım düşüncesi doğru değildir. Unutma ve uyuma gibi bir geçerli bir mazeret olmaksızın, bilerek terk edilen namazların kazası ile ilgili herhangi bir ayet veya hadis yoktur. Hz. Peygamber (Sav) sadece uyuya kaldığında ve savaş sırasında namazı kılamamıştır. Hz. Peygamber (Sav) vaktinde kılamadığı namazları kaza etmiş ve bunu tavsiye etmiştir;
"Kim namazı unutursa veya uyuyup kalırsa hatırlayınca onu kılsın. Onun keffareti ancak budur." (Hadisi şerif; Buhari)